MÜKEMMELİYETÇİ MİSİNİZ?
Görüşmelerim sırasında mükemmeliyetçilik konusunda en çok dikkatimi çeken nokta kişilerin “mükemmeliyetçi” olma durumunu gururla karşılamaları olmuştur. Kelimelerin insanlara olumlu ya da olumsuz hissettiren bir anlam yükleri vardır değil mi? Evet “mükemmeliyetçi olmak” da olumlu bir şeyler hissettiriyor sanırım pek çok insana…
İnanılanın aksine, mükemmeliyetçi olmanın bizi getirdiği nokta, her zaman sağlıklı olmaz.
Önce tanımlayalım isterseniz: Mükemmeliyetçilik, çok kısaca mükemmel olma, mükemmel görünme ihtiyacı olarak tanımlanabilir. Bu durumda kişi aslında içten içe mükemmele ulaşmanın mümkün olduğuna inanır. Hata kabul etmez.
Tanımla alakalı çok önemli bir nokta da şudur: “Mükemmeliyetçilik elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak değildir.” Yani mükemmelliyetçiliğin tanımında elinden gelenin en iyisini yapmak yerine mükemmellik vurgusu vardır.
Peki neden bazı insanlar Mükemmeliyetçi de bazıları değil? Net bir şekilde bir yanıt vermek mümkün değilse de hem kalıtım hem de çevre faktörünün Mükemmeliyetçi olmamızda payının olduğunu kabul ediyoruz.
Mükemmeliyetçiliğin sebebi her ne olursa olsun ister genlerimiz ister çevre faktörü; sonuç itibari ile bize çeşitli şekillerde zarar veriyor. Kaygı, depresyon, Uyku problemleri, konsantrasyon bozuklukları, suçluluk; bazı işleri gereksiz yere tekrar tekrar yapmak, kontrol etmek ve gereğinden fazla zaman ayırmak, şaşıracaksınız belki ama “ertelemek” gibi daha pek çok olumsuz sonuçlar doğurduğunu söyleyebiliyoruz. Belki de şimdiye kadar bu olumsuz etkileri mükemmeliyetçiliğe bağlamadık ne dersiniz?
Bu konuda çalışırken bir aşamada isteriz ki kişi mükemmeliyetçi olmanın kendisi için neler ifade ettiğini ve kendisine verdiği zararı farketsin. Bu noktada çoğumuz yaşadığımız sorunların bazılarının tam da mükemmeliyetçi tutumlarımızdan kaynaklandığını düşünmüyoruz. Bunun tersine bugüne kadar elde ettiklerimizin neredeyse tamamını mükemmeliyetçi olmamıza bağlıyoruz. Hatta böyle olmadığımızda çevremiz tarafından da kabul görmeyeceğimizi, onaylanmayacağımızı düşünüyoruz. Dolayısıyla mükemmeliyetçi tutum ve davranışlarımıza sıkı sıkıya sarılıyor ve Mükemmeliyetçi olmadığımız durumda nasıl sonuçlar alabileceğimizi göremiyoruz.
Mükemmeliyetçi insan ya yüksek standartları pahasına kendinden ödün vererek yaşamaya devam ediyor; ya da hedeflediği standartları gerçekleştiremeyip gerçekten bir kaos ve karmaşa içerisinde bocalayıp duruyor. Çünkü Mükemmeliyetçi birey ya en iyisini yapar ya da yapmaz. Küçücük bir görevi bile en mükemmel şekilde yapmayı hedefleyerek erteleyebilir. Bu ertelemeler kişiyi artık içinden çıkamayacağı noktalara kadar da getirebilir.
Bazen hedefleri o kadar yüksek ya da imkansızdır ki… Ebeveynleri çalışan 3 yaşında bir çocuğun yaşadığı bir evi düşünün. Bu evin, içinde kimsenin yaşamadığı sadece sergilenen örnek evler gibi kusursuz temizlik ve düzen içinde olması da mümkün değildir. Oysa ki kişi bu standardı yakalamayı hedefliyor olabilir. Akıntıya karşı kürek çekmek gibi değil mi?
Bizi mükemmeliyetçi olmaya iten çevresel faktörleri de biraz konuşalım istiyorum. Çocuk büyüyüp gelişirken gözlem ve deneyimleri ile birlikte kendi “anlam verme” sistemi de gelişir. Çevresindeki insanların kendisine yönelik tutum ve davranışları ile gelişimi şekillenir. Mükemmeliyetçi ebeveylerin çocukları ne yazik ki ne kadar çaba gösterseler de ebeveynlerinin beklediği mükemmel sonucu almadıkları sürece onaylanmaz hatta eleştirilirler. Örneğin 100 üzerinden 95 alan bir çocuğa ailesinin sen aslında 100 alabilirdin neden böyle oldu? şeklinde gösterdiği tepki gibi. Bir başka örnekte ise: Çocuk bütün derslerden tam puan almıştır fakat bir dersten düşük bir puan almıştır. Böyle bir durumda da çocuğa başarısız olduğu hissettirilir. Bu gibi durumlarda çocuk sevilmesinin ve onaylanmasının başarısına bağlı olduğunu fark eder, deneyimler ve maalesef özsaygısını başarı üzerine temellendirir. En temel ihtiyacımız değil midir “Koşulsuz sevilmek”. Yukarıda verdiğim örneklerdeki gibi davranıp çocuğa “Seni Koşulsuz seviyorum” mesajı vermek mümkün olmayabilir.
Örneklerde olduğu gibi, Mükemmeliyetçi birey çoğunlukla süreci değil hedeflediği sonucu önemser.
Ne dersiniz siz de mükemmeliyetçi misiniz?
Uzman Psikolog Huriye Kahraman